LİRİK TEZLER
I/ Ç o ğ u K e z K a y b e t m e k
Büyük konuşmamalı insan birgün yenilebilir
ıssız bir patikanın dar bükümünde
neler bekler insanı kimler karşılar
belki güneş yağmuru belki çığ
Mızıkmasın kimse; kağıtlar eşit dağıtılıyor
zardır bu; herkese altı yüzü var
tek yumurta ikizidir her olasılık
çoğu kez kaybetmek iyidir kazanmaktan
Ne diye taşımalı gurur denen urbayı
masada bırakmalı yük sayılan ne varsa
eşeğini sırtlamış Nasıralı'dan
herkesin alacağı bir ders olmalı
II/ S e n d e n B i r A d ı m S o n r a A n c a k
Diyorum ve seni izliyorum hiç erinmeden
dokunduğun her çalıya bir tutam yapağı bırakarak
soyunup serildiğin kumsala ulaşıyorum
senden bir adım sonra ancak
Kâşif dediğin sevdiğinin acemisidir
daha önce yürümediği yoldur aşk
daha önce görmediği düştür gövdesi
höyük altında gömülü şehir
Ki her kalbin mimarı kendisidir
örneksiz çizer sevda projesini
aksak bir kalemle ilerler sayfalarda
yaşamaktır gönyesi iletkisi
Aynı dili konuşabilseydi adaş dağlar
Büyük Ağrı'da da işe yarardı
Küçük Ağrı'ya çıkma deneyi
Şirin sarptır Leyla engin. Aslı dik
Bundandır Kerem'in Ferhad'a benzemediği
III/ B u l a n ı k A ş k, Y a r ı m T ü m c e...
Bu benim esrik yazım durmadan yalpalıyor
derinliği bulandıran kıpkızıl mürekkebim
çağırır gibi sessiz bir gülümseyişle
bir şeyler mırıldanıyor anlamıyorum
Sanki gelme diyor, sanki gel diyor
varınca kapısından kovuyor beni
umudunu kesme diyor falıma bakan teyze
başka türlü düşünüyor kalbin telvesi
Bulanık aşk, yarım tümce, böyle de iyi
keskin ışıklara sırtını dönmüş ayna
geri çeviriyor saygıyla sunulan giysileri
yapyalnız, çırçıplak bir belirsizlik
Bir şeyler görünüyor yine de çift taraflı aynada
bir yüzünde ergimiş ruhun ötekine aktığı
ne demektir bu, hayra yoramıyorum
bir yüzünde ellerimi bıraktığını
IV/ K a v u ş m a k G i b i A y r ı l m a k d a...
Kıyıya set çeken kayaların üstünde
yırtıcı bir hayvanın kanlı ayak izleri
vurmuş da biri; biri yarasına sarmış da gibi
takılıp kalmış acılı bakışları geriye
Ve hançer ürpertisi ipeğin yüreğinde
bir zamanlar dağlandığımı anımsatıyor bana
geriniyor kendini içimde unutmuş pençe
hayli karışık rüya sona eriyor
Gerçi bir an olsun aklımdan geçirmedim
neye varır diye bu işin sonu
yenildiğim için pişman değilim
yerlerde sürüklediğim için gururumu
Biraz üzgün biraz kırgınım ama
kavuşmak gibi ayrılmak da senin eserin
sormasın mı, yakınmaya da mı hakkı olmasın
korkusunu saklayan kör cesaretin
Aşkım... aşkım... niçin beni bıraktın.
(...)
Adnan SATICI