ÖLÜ BİR GÜRÜLTÜYÜM
Büyüdüm ey girdap, yanılmayan yasa büyüdüm Bedelsiz bir askerim ve senin surlarında Cankuşum kafesinde, yüreğim yurdunda değil Selinden kopan bir damlayım, yitmek yolunda Birgün kavuşacak toprağım da yok Sonsuz boşluğa dökülüyor kanımın şelalesi, Ölü bir gürültüyüm yalnızca Ya da bir ölünün çürüyen sesi Çürüyorum ey girdap, ürkülecek yanım yok. Pusatsızım ey yasa, hançer belimde değil Boğazımı paslı bir hırıltıyla yırtıyor gurbet Tanık yok. Oysa kentin ortasında cinayet Sinsice gizledim katilimi yüzümün gölgesiyle. Duyarlı çocuklar uykusu için Katlanmaksa bu işte. Düşürmedim gecenin tenhalığına beyaz bir leke. Katlanıyorum ey cani ey kahreden açlığım Umarımı eriterek geçen günlere İntiharı düşünsem; ne bir şakağım var, ne de bir mermi Sormuyorum bile birgün... Birgün biter mi? Sormuyorum bile. Su olsam döner miyim Koptuğum dağlarıma, en derin yatağıma Güz öncesi resmime, en eski çerçeveme Anlıyorum ey yasa, yargıçlar yanıtlamaz Kırık bir asa olur, körün tek karşılığı Attığı her adımı saydıran kaygı Dönmekten vazgeçmeyi bile yasaklar. Olmadı öyle bir şey, o geçmiş yoktur Bin kez daha tövbeler, beni bağışla O geçmiş yoktur... O geçmiş yoktur... Koru ölü sesimi ey çağdaş dua. Olmadı öyle bir şey, tek bir çiçek vermedim Filizi olduğum ilkyaz anaya Yollara düşmedim hiç, dağlarda ölmedim hiç Kanayarak söylemedim hiçbir şarkıyı Sevmedim hiçbir şeyi, bir şeyden iğrenmedim Bu kadarı yetmez mi yüzümü anlatmaya Olmadı öyle bir şey, öyle bir geçmiş Dayadım ağzımı kuruttuğun çeşmeye Çıldırırsa bilincim suyu beklerken Küflenmiş tırnaklarım çökerse gırtlağına Suçsuzum ey yasa Çünkü bütün ölüler dışındadır yasanın.Adnan SATICI