NE ZAMAN NERDEYİZ
şimdi burdaysak bir yanımızla bir yanımız savrulur dünyanın bütün ırmaklarıyla ilk hecesinde ışırız yaşanacak günlerin taptaze sesin içinde trenler yeryüzüne rüzgâr götürür düşlerimizden. bursa cezaevinden uludağ'a bakarız ay vakti konya'dan beyşehir'e pancar taşıyan ağır kamyonlarla gül tadında bir sabahın güzelliğine dökülürüz fırat'ın güneşli buğdaylara yüz süren suyuyla akarız güneye gözlerimiz kapatılır üstüne çizgi çizilir adımızın yelken oluruz bütün ömürlere kırılan gençliğimizle. kar altında yürürüz sevgilimizle/gelecek kilim olur çiçeğe su veririz şebboydan begonyaya bir koku uzanır puşkin'in her dizesinde soluk alırız insanlık adına vivaldi'nin notalarına yerleşir yüreğimiz kar sevinciyle. ak yazılarla yolculuğa çıkar içimizdeki çocuk paris komününde isyanın ateşçisi oluruz sinop cezaevinde sürgün bir gazeteci karacaoğlan'ın sazının tellerinde pir sultanın ak gömleğinde tonguç'un demiri döven büyük ellerinde turaçların güzelliği nakışlayan uçuşunda. che ile bolivya'da insanlığın düşünde ölümsüz fotoğraf bir bozlağın yakıcı kederinde hasrete dönüşürüz fesleğenlerin yemyeşil kokusunda/ gecede tüten gecesefalarında kuğuların boynunda ışırız/atların yelesinde masalların yılları nakışlayan ölümsüz tarihinde çocukluğumuza uzanırız çayırların boy attığı mevsimde kanayan yaramıza koyarız/alkıma dönüşen özgürlüğü.Ahmet ÖZER