"YENİŞEHİR'DE BİR ÖĞLE VAKTİ" -Sevgi Soysal'ın anısına-
Çınarlar, akasyalar, kestane ağaçları Dallarına serçeler konardı Cemreler erken düşerdi Boşanırdı kırkikindi yağmurları Atatürk Bulvarı aşk kokardı. Ne hoştu akşam çıkışları Ağır bir ırmak gibi akardı insanlar Bulvar'da Şimdi telaşlı koşuşturmalar almış O canlı kalabalıkların yerini Eski tadı yok Kızılay'da yürümenin. Ne sevgililerin buluştuğu pasteneler kaldı Ne eski çay bahçeleri, kahveler, sinemalar Ne "Yankee Go Home!" çığlıkları duyuluyor artık Ne "Kahrolsun ABD Emperyalizmi!" Günaşırı kırılmıyor Amerikan Haberler Merkezi'nin camları Coniler hoşnut yaşamından! Şerafettin Atalay'la bir öğle vakti Turlamıştık Sıhhiye-Bakanlıklar arasında Başımızda kavak yelleri İçimizde olmadık hınzırlıklar Koşturmuştuk peşimizden toplum polislerini "Fruko"larla köşe kapmaca oynamanın keyfini çıkararak O bizim mangal yürekli il başkanımızla. Sonra evinin önünde öldürdüler onu Amasya'da hain bir pusuda… Nerde şimdi aşklarımın ve kavgalarımın başkenti Sokaklarında kol kola yürüdüğüm güzel insanlar? O gözü kara sosyalist militanlar Kaloriferci Abbas, Çöpçü Cemal, Fukara Tahir Ümran Baran, Şükran Deriş, Ayı Atilla… Ne kaldı geriye "555 K" günlerinden Islıkla söylenen türkülerden 68'lilerden? Ne kaldı söyleyin ne kaldı Havuzlar, fıskıyeler dışında Zincire vurulmuş Ankara'da? Başkent taşkent oluyor da Kimsenin kılı kıpırdamıyor Kuşatma altındayız sanki Yayılıyor karanlığın gölgesi. Görüyorum zaman zaman O günlerden arta kalan Ak saçlı delikanlıları Yorgun bedenleriyle geçiyorlar Bulvar'dan Yüreklerinde isyan ateşleri. Diyorum ki iş başa düştü yine Sevgi'yi de alıp yanımıza "Yenişehir'de Bir Öğle Vakti" Yeniden girelim kol kola Kırmak için bu zincirleri! Kasım 1998
Attila AŞUT