SERÇE ÖTÜŞÜ


yüzünü rüzgar kokularına sürmelisin 
anılarla çoğalan yalnızlık akşamlarına
kuşkulu araba farlarına. sokak fenerlerine
gizlipolisin vuremirli baskınlarına
katli vacip ajanların itiraflarına
ve hatta yoksul işçi evlerinin
perdesiz güneşli camlarına

yüzünü hayatın her yerine sürmelisin

geceleri yüzünün her çizgisinde 
darağaçları kurulup
sabahları yıkılır yeniden
umarsız katledilir şiir
bir içimlik aşklar yüzünden
leyleği hep yuvasında görüp
baca temizleyicilerini uçururuz
her göç mevsimi

yalnızlığını tanrıyla paylaşan insanların arasında 
nasıl bilebiliriz aşkın yanmamış bir sigara olduğunu
ve bitmeye başladığını yakıldığı anda
günler patlıcan ile kırağı hesabında 
yeni kimlikler aramakla geçiyor zaman
bulvarlarda serçe ötüşü tavında

saçlarını denize salan 
asırlık salkım söğüdün öyküsünü unut
kaynağına akan ırmaklar gördüm 
şehirlerin çukurunda telef olan hayatlar
hiçbir sırrı kalmadı artık yaşadıklarımızın

bütün maskelerimi çöpe attım
çıkardım parmaklarımdan kirli kılıfları
yazdığım şiirleri yaktım
nergis kokularından ve
grev yerlerinde vuralan işçilerin
çocuklarını kanıyorum artık

seni her gördüğümde ellerinde çiçek demetleri
avuçlarının içi yosunlu imge yuvası
ama koparılmış çiçekler mezarlıktır
toprak cesetlerin içine gömülür
aşkın ve kavganın yasası yoktur çünkü
bir de dili

işte hep böyle kocaman bir çocuk olarak kalacağız
kitabaralarında çiçek kurutarak 
şiirler de kuruyacak. hayatımız gibi
ve şiir kurularını yakmak isterken 
yağmur sonrasının hüznünde küllenecek aşkımız

sahte kimlikle yapılan görüşmeler
esaret tarihimizde bir çayiçimi tadıdır 
öyle çok ki gardiyanı hayatın
savcılar. adli tıp raporları
gazeteler ve bilumun yalan
boğuyor yeniyetme günlerimizi

evine yeni eşyalar değil yeni kitaplar al 
takvim yapraklarıyla kapla onları
zamana karşı direnen tek şey kitaplardır çünkü
ve ancak bilgi güzelleştirebilir dünyayı

teslimiyet kokularını sürme yanaklarına 
aşklar içinde taşısa da yanlızlıklarını. korkma
kendine bile itiraf edemiyorsa insan bazı şeyleri
gün gün ölüyor demektir

her üniversitenin duvarına
dernekçilerin açlık grevlerine
ve her sinema afişine
bir şiir yazılır sanıyordum
pek de güzel yanılıyordum

insanların artık gözleri açık uyuyup
elleriyle düşler gördüğü
şiirin ise yasadışı olduğu
yeraltı günlerinde yaşıyoruz
ve cumartesi eylemlerinde 
çoğaltıyoruz kentli çaresizliğimizi

kuşları yemlemeyi ve bir de
faşizme karşı direnmeyi öğrenmeliyiz 
tekil kaçışlarla nereye varılabilir ki
karanlığı yüreğinde taşıyorsa insan
acısı elbet kerbela çiçeğidir
bir avuç yürek kanıyla beslenir

yaşamaktan mı yoruldun itiraf et öyleyse 
yorgunluğu duymak bile yaşama sevinci değil mi
bırak adımızı anmasın kimse

aslında bitimsiz bir satranç maçıdır ömrümüz
her şah çekilişinde telaşlanıp veziri feda ediyoruz
kendimizle sevişiyoruz sabahlara kadar
afrodit'in büyüsüne kapıldığımızdan beri
freud annemiz froom babamız oldu
unuttuk bir büyük yalnızlık içinde
kendi yalnızlığımızın anlamını



Bayram BALCI