Cahit Sıtkı TARANCI


Hazırlayan : Tuğrul Asi Balkar
 

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

YAŞAMI

YAPITLARI

Ömrümde Sükût  (1933)
Otuz Beş Yaş (1946)
Düşten Güzel (1952)
Sonrası (1957, ölümünden sonra)
Bütün Şiirleri (1983)
Otuz Beş Yaş Şiirleri, 1983, Hazırlayan Asım Bezirci,  "Bütün Şiirleri" adıyla önce Varlık Yayınlarından daha sonra Can Yayınlarından çıkarken adı "Otuz Beş Yaş Bütün Şiirleri" diye değiştirilmiştir.
Peyami Safa Hayatı ve Eserleri (1940)
Ziya'ya Mektuplar (1957, ölümünden sonra)

ÖDÜLLERİ

1946 Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışması

CAHİT SITKI TARANCI HAKKINDA KİTAPLAR

Şevket Beysanoğlu, Cahit Sıtkı Tarancı, Diyarbakır’ı Tanıtma ve Turizm Derneği Yayını, Ankara, 1969.
Selahattin Önerli, Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri, Ankara, 1976.
Muzaffer Uyguner, Cahit Sıtkı Tarancı (Yaşamı-Sanatı-Yapıtlarından Seçmeler), Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1992.
Ramazan Korkmaz, İkaros’un Yeni Yüzü Cahit Sıtkı Tarancı, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002.
Şaban Sağlık, Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hikayeleri Üzerine Bir İnceleme, Hece Yayınları, İstanbul, 2003.

ŞİİRLERİ

Abbas
Affet Bizi Lamba
Akrostiş
Aşk İle
Bir Şey
Bir Ölünün Ağzından
Biz Nerdeyiz Sevgilim?
Bugün Cuma
Çocukluk
Desem ki
Değişik
Düşten Güzel
Gün Eksilmesin Penceremden
Hepimize Dair
Kar ve Hatıralar
Korkunç Güzel
Memleket İsterim
Misafir

Otuz Beş Yaş Şiiri
Ölümden Sonra
Ömrümde Sükut
Şiir

ŞİİR ÇEVİRİLERİ

Balkon - Charles BAUDELAIRE
Fantazya -  Gerard De NERVAL
Gök Öyle Mavi - Paul VERLAINE
Green - Paul VERLAINE
Saatlerim -  Paul ÉLUARD
Seyahate Davet - Charles BAUDELAIRE

CAHİT SITKI TARANCI IN ENGLISH

I Want A Country - Translated by Bernard LEWIS

YAZILAR

Kaynak Dergisi'nin Soruşturmasına Yanıt

CAHİT SITKI TARANCI HAKKINDA

Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
 

 


“İlk şiirlerinde kendi şuuraltını alaca karanlık bir âlem gibi yoklayan Cahit Sıtkı Tarancı’da daha bu devirden itibaren saz ve tekke şairlerinden gelen bir taraf vardır. Genç yaşta ölümüne çok acıdığımız bu şair ikinci devre şiirlerinde (CHP Şiir Mükafatını kazanan Otuz Beş Yaş) Verlaine’in kıvrak lirizmine varmasa bile, ona çok yakın bir duruşa erer.
Tarancı’nın şiiri daha ziyade üstü örtülü bir merhametin ifadesi olan intimisme’in, bir iyileşme sıtmasına benzeyen küçük ihsasların ve saadet hülyalarının şiiridir. Bu intimisme ve ürpermeler ölüm düşüncesile yazdığı şiirlerde bir çeşit büyük ses kazanır, hatta denebilir ki, ilk şiirlerinden biri olan ve halk şiirimizle temastan doğmuş hissini veren Sanatkârın Ölümü manzumesinden beri onun şiiri ölüm aynasında küçük ve dağınık tuşlarla bütün hayatı ve insan kaderini toplar.”

Ahmet Hamdi TANPINAR
Türk Edebiyatı Tarihi Cilt II, Atilla Özkırımlı, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2004, s.1211
 


“Ömrümde Sükût’un ilk şiirlerinden birindedir şu mısra: “Kimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsem!” Sık sık bir dua gibi tekrarladığım, en sıkıntılı zamanlarımda Hızır gibi imdadıma yetişen bu kurtarıcı mısradaki üzgün dileği, işte şimdi iki yoldan gerçekleşti: Önce başkalarının ancak sonradan duyacakları, görecekleri,yürüyecekleri bir kapı açtı; hayata giden yolları, yaşamanın güzelliğini gösterdi, peşindekileri o yana çağırdı, Otuz Beş Yaş şiirindeki acı, kötümser ama geçici havanın rağmına her doğan günün bir dert değil, hayır, ne olursa olsun bir nimet olduğunu işaret etti. Sonra yadelde kimsecikler duymadan bu sefer, tekneyi sarmış dalgalar arasında, çok eskiden bir ara ümitlerini bağladığı ölümün kapısına yöneldi, bu kapıyı açıp gitti.”

Behçet NECATİGİL
Türk Edebiyatı Tarihi Cilt II, Atilla Özkırımlı, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2004, s.1211
 


“Şiir üzerine düşünen, özellikle Baudelaire’i, Verlaine’i iyi bilen bir şairdi. Hece ölçüsünü yeni uyumlara, Türkçe’nin değişik seslerine açtı. Duraklarla oynadı.Yalın bir konuşma dilini işledi. Serbest ölçüyü biçime, yapıya önem vererek uyguladı.”

Memet FUAT
Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi 1. Cilt, Memet Fuat, Adam Yayınları, İstanbul, 2000, s.198
 


“(…)
Cahit Sıtkı için o yıllarda biçim, ölçünün uyağın sınırlamasıyla vardı. Ondokuzuncu yüzyılın Fransız şiiriyle kişiliğini oluşturmuştu. Aradan birkaç yıl geçince, o da ölçüsüz uyaksız yeni bir anlatımı şiirinde denemek istedi. Ama bu denemeden kazançlı çıktığını da söyleyemem. Diyebilirim ki Cahit Sıtkı ölçüyle uyağın yasağından yararlanarak duygusallığını önleyebilen, ancak bu yasaklarla yoğun dizeye ulaşabilen ozanlardandı. Bu yargıyı bir kınama sözü gibi anlamamak gerektiğini, ozanın kendine özgü bir tutumunu belirtmekten başka bir anlama gelmediğini eklemek isterim. Kendisi de bunu anlamış olmalı ki, bir serüvenlik zamandan sonra, şiirini ölçüyle uyağın sınırlarının ardına çekti. Gerçekten de öyle, Cahit Sıtkı’yı ölçülü uyaklı şiirleriyle düşünmek gerekir.Şimdi, aradan bunca zaman geçtikten sonra, en özgün, en yoğun, alışılmış duyarlıkların uzağında kalan, güçlükleri yenmeyi en çok denemiş şiirleri hangileridir diye düşünüyorum? Şiirimizden seçmeler yapsaydım ondan hangi şiirleri alırdım? Söyleyeyim: Bunlar, Sanatkârın Ölümü, Allahı Ararken, Şubat Günü, Gençlik Böyledir İşte, Serenad, Nedim’e Dair, Mezarlık adlı şiirleri olurdu.
(…)
Her ozanın şiirinin kendine özgü nitelikleri vardır. Şimdi Cahit Sıtkı’nın şiirinin niteliklerinden en belirgininin hangisi olduğunu düşünsem ne diyebilirim? Öyle sanıyorum ki, önce, o şiirin doğanın gerçeğiyle uyumlu olduğunu, bu nedenle mantığın düzenini koruduğunu söylemek gerekir. Gerçeğe büyük bir duyarlılıkla öykünür, böyle olduğu için de o okurunu şaşırtmaz. Ahmet Haşim’le başlayan bizim yenilikçi şiirimizde bu türden bir ozan ya yoktur, ya da çok azdır. Ama Batıda da, bizde de, özellikle yenilenme döneminde, şiirin okurunu şaşırtması, sarsması diyelim dilerseniz, ondan beklenen bir nitelik değil midir? Cahit Sıtkı’nın şiirinin gene de şaşırtıcı bir niteliği vardır. Bence o da başarıya ulaştığı şiirlerinde, yukarıda adlarını saydığım, şimdi adlarını anımsayamadığım kimi şiirlerinde erdiği yetkinliktir.”

Sabahattin Kudret AKSAL
Geçmişle Gelecek, Sabahattin Kudret Aksal, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1978, s.176-179
 


“Muhit ve Servet-i Fünun dergilerinde (1930) çıkan ilk şiirleri, temiz dili ve yeni buluşlarıyla dönemin edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırdı. Belli duyguları hece ölçüsüne bağlı olarak işlediği bu evresinde Ahmet Hamdi, Necip Fazıl etkileri taşırken, giderek XIX. yüzyıl Fransız şairlerinin dünyasına girdi. Özellikle Baudelaire’i, Verlaine’i severek okudu. Kimi şiirlerini dilimize çevirerek onların biçim güzelliği anlayışına yaklaştı. Daha sonra Varlık, İstanbul, Doğuş, Yaratış dergilerinde (1934-45) yayımladığı şiirlerde Garip hareketinin yönelişlerinden esinlendi. Hece ölçüsünde durakları atarak yeni uyumlar arama kaygılarına bağlı eski tekniği değiştirdi; biçimde daha serbest, konularda yaşama, gerçeğe daha açık şiirler yazdı. Her döneminde içten, Türkçe’nin olanaklarını kullanmada başarılı, ‘şairane’ye kaçma eğilimini yendiği zaman etkili şiirleriyle kendisinden sonra yetişen kuşaklara yeni söyleyiş ufukları açan bir kimlik kazandı.”

Şükran KURDAKUL
Şairler ve Yazarlar Sözlüğü, Şükran Kurdakul, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1999, s.634