SEVGİLİM, SÖZCÜKLER VE BENGİLİK Biraz abartma değil mi bir insanın ardından dünyanın sonuna dek gideceğini söylemek? Diyelim ki dünya sonsuz ve o insan birdenbire yoruldu! Diyelim ki ortalık kıyamet: yağmur, dolu! Biraz abartma değil mi söz etmek bir insanın gözlerinden, o gözler sanki doğdukları bengiliği yansıtan derin dağ gölleriymiş gibi? Ya çökerse o dağlara kara bulutlar! Ya çamur fışkırırsa derinliklerden! Abartmıyor musun sen de benim güzelliğime benzer güzellikte bir başkası, bir tarla, bir at, bir gül bulunmadığını söylerken? Dağ göllerinde yüz, gülüm, tırman dağlara, at sırtında yolculuk et karda yağmurda, bırak düşüncelerin ulaşsın bana saçlarımı okşayan bir meltem gibi, ardıç kuşunun şarkısı gibi kulaklarımda, ışığı gibi akşam güneşinin yüzüme vuran ve bir yıldız gibi kucağıma düşen, karanlıklardan. Hep abartırız sevdiğimiz zaman. Diyorsun ki gürmüş sesim sekiz kentin tapınak çanlarının sesi kadar. Yedi kentin deseydin hiç degilse eğlenirdim söz sanatındaki ustalığınla. Ama keselim bu gevezeliği burda. Hep beni aramışsın, öyle diyorsun. Bana gelince, kimi aradım dersin, yola çıkıp daa dünyanın bir ucundan, yağmurda karda derin dağ göllerinde, yüce dağlarda? Madem ki kavuştuk, gülüm, beni bırakma! Bırakıp gitmek mi? Hayır, asla…
Erik STINUS Çeviren : Murat ALPAR