BENİM BU ŞİİRİMİ YÜREĞİNLE EZBERLE Benim bu şiirimi yüreğinle ezberle; kitaplar yalnızca geçmişten küçük bir zaman ve ödünç aldıkları, geçmişin izini taşımakta, Macar sınır muhafızlarının yaktığı, kütüphaneden kaçmış, sırtından vurulmuş, kağıtları kurumuş, buruşuk ve çatırdamış, kurtlar yemiş, tozlarla örtülü, ya da yavaşça karartmakta ve kendini tutuşturmakta tırmanırken Fahrenheit 451'*e, nasıl da sarıyor sıcaklık kasabanızı kaplarken alevler her yandan. Benim bu şiirimi yüreğinle ezberle. Benim bu şiirimi yüreğinle ezberle. Geleceğin kitapları uçacak ve bulacaksın orada ne şiir ya da ne de dize ya da otomobil ya da otobüs için benzin -ya da cenaze arabasına- ne keyif için içki yaşlanmaya içki dükkanları yıkılmış ya da kilitli, para yalnızca ödeşmekten vazgeçmek için, o gün dilin kilitlendiği için TV ciddi ciddi yayın yaparken Ölüm saçan ışınlar yerine moda filmleri ve ne bir can yardım etmekte ve ne de her şey son ermekte ama usunu sarmalayan aklın, bulacak bir boşluk bu dizeler arasında ve benim bu şiirimi yüreğinle ezberle. Benim bu şiirimi yüreğinle ezberle; ezberle onu bu kokuşmuşluk sürüp giderken ki çürümenin kokusu yataklarından saçılırken, emekçiler ordusu kusarken ve yeryüzünün her yanını kaplarken, öldürülürken tüm göller ve göletler, Yıkılış yükseldi koltuk değneğinden destek alarak, kara mürekkep yaprakları her dalda; arıtılmamış çalkalama suları Hazan'ın boğazında ve şafağın esintisi zehirli, koy yüzüne gaz maskeni ve dize dize karşı koymaktadır benim bu şiirim. Benim bu şiirimi yüreğinle ezberle sanki, ölü, ben hâlâ sorumluyum çağımdan sen dayanamazken evinde susuz, ışıksız ya da gazsız kalmaktan, ve düşe kalka bir mağarayı bulmaya çalışırken kökler, meyveler, yemişler hâlâ yaşamakta, bulacaksın bir sopayla, bulacaksın iyice, bir diş kara, ve eğer o sararsa, Öldürür sahibini, cesedini yer. Yorularak yürüyeceğim ikircikli adımlarının ardından virane yıkık kayaların arasında, Fısıldayarak "Sen ölüsün, sen bittin! Nereye gidebilirsin? O ruh senin donuk toprağın kasabanı terk ederken." Benim bu şiirimi yüreğinle ezberle. belki bir sen kalacaksın, yeryüzünde, her şey bitmiş olacak ve sen, aşağıda, sığınağının derinliklerinde, sor bakalım zehirli hava sızmakta mı aşağıya kurşun ve beton katları arasından. Hiç bir iz kalmış mı İnsan'dan nasıl gerçekleşmeli bu son? Huzurlu sözcükler mi sana Söylediğim? Ekleyebilecek miyim aklını doldurabilecek miyim hesapsız yıllar için, zulmedici karanlığın körlüğü arasından, acı ışığın, uzayan ölümün ve bitti işte, acım Ve eskil gözler gözler mi seni hâlâ? Var mı orada bana söylemek istediğin bir şey, zamanın düzenleyen yüzü, Bulamayacak ne yaşamı ne zamanı? Unutmalısın benim bu şiirimi. *kağıdın yanma derecesi: 232,8 °C Rad Bradbury'in aynı adlı yapıtına gönderme.
György FALUDY İngilizce'den Çeviren : T. Asi BALKAR