• İstanbul'da, Tevkifane avlusunda
  • Sevgilim
  • Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime
  • Memleketimi seviyorum  

  •   * * *

    İstanbul'da, Tevkifane avlusunda,
    güneşli bir kış günü, yağmurdan sonra,
    bulutlar, kırmızı kiremitler, duvarlar ve benim yüzüm
                                        yerde, su birikintilerinde kımıldanırken,
    ben, nefsimin ne kadar cesur, ne kadar alçak,
    ne kadar kuvvetli, ne kadar zayıf şeyi varsa
                                                    hepsini taşıyarak :
    dünyayı, memleketimi ve seni düşündüm...
     

                                                            1939 Şubat İstanbul Tevkifanesi
     



     
     

    * * *
    1

    Sevgilim,
    başlar önde, gözler alabildiğine açık,
    yanan şehirlerin kızıltısı,
                                çiğnenen ekinler
                                ve bitmez tükenmez ayak sesleri :
                                                                                     gidiliyor.
    Ve insanlar katlediliyor :
                                            ağaçlardan ve danalardan
                                                                                daha rahat
                                                                                daha kolay
                                                                                daha çok.

    Sevgilim,
    bu ayak sesleri, bu katliâmda
    hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,
    fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden
    güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan
    gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...
       


     

    * * *
    2

    Fevkalâde memnunum dünyaya geldiğime,
    toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum.
    Kutrunun ölçüsünü santimine kadar bilmeme rağmen
    ve meçhulüm değilken güneşin yanında oyuncaklığı
    dünya, inanılmayacak kadar büyüktür benim için.
    Dünyayı dolaşmak,
    görmediğim balıkları, yemişleri, yıldızları görmek isterdim.
    Halbuki ben
    yalnız yazılarda ve resimlerde yaptım Avrupa yolculuğumu.
    Mavi pulu Asya'da damgalanmış
                                                      bir tek mektup bile almadım.
    Ben ve bizim mahalle bakkalı
    ikimiz de kuvvetle meçhulüz Amerika'da.
    Fakat ne zarar,
    Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar
    her mili bahride, her kilometrede dostum ve düşmanım var.
    Dostlar ki bir kerre bile selâmlaşmadık
    aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz.
    Ve düşmanlar ki kanıma susamışlar
                                                  kanlarına susamışım.
    Benim kuvvetim :
    bu büyük dünyada yalnız olmamaklığımdır.
    Dünya ve insanları yüreğimde sır
                                    ilmimde muamma değildirler.
    Ben kurtarıp kellemi nida ve sual işaretlerinden,
    büyük kavgada
                              açık ve endişesiz
                                                        girdim safıma.
    Ve dışında bu safın
                        toprak ve sen
                                 bana kâfi gelmiyorsunuz.
    Halbuki sen harikulâde güzelsin
                                 toprak sıcak ve güzeldir.  


    * * *

    3

    Memleketimi seviyorum :
    Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
    Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
    memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

    Memleketim :
    Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
    kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
    benim o kendi kendinden bile gizleyerek
    sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

    Memleketim.
    Memleketim ne kadar geniş :
    dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.
    Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
    Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
    ve güneye
    pamuk işleyenlere gitmek için
    Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye
                                                                      utanıyorum.

    Memleketim :
    develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
    kavak
              söğüt
                       ve kırmızı toprak.

    Memleketim.
    Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
                                                                                    alabalık
                        ve onun yarım kiloluğu
                                      pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla
                                                           Bolu'nun Abant gölünde yüzer.

    Memleketim :
    Ankara ovasında keçiler :
    kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.
    Yağlı, ağır fındığı Giresun'un.
    Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,
    zeytin
            incir
                   kavun
    ve renk renk
                          salkım salkım üzümler
    ve sonra karasaban
    ve sonra kara sığır
    ve sonra : ileri, güzel, iyi
                                        her şeyi
                    hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,
    çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
                                            yarı aç, yarı tok
                                                                 yarı esir...
     
    Nazim Hikmet