kenar kentin kirli sokaklarından
ve çamurlu toplarından sakladılar
beni
bilyelerden ve reçel kavanozlarından
kalma
uykulu bir çocukluğum var
yatmadan önce masallar dinlerdim
tv'de
bir de gölge oyununu öğrettiler
elektrik kesilince korkmasın diye
laf aramızda,
aslan şekli yapmayı çoktan
unuttum
ama duvarlara yazı yazmayı hâlâ
bilirim
sonra büyüdüm,
küçük kaldı ellerim
tırnaklarımı yedim diyedir
belki
ve erkenden kalkıp gittiğim
okullarda
her gün aynı şarkılar söylendi
doğru ve çalışkan olduğumu
ezberletip
büyüklerini say, küçüklerini
sev dediler
ben ıslık çalmayı daha çok
sevdim
bir de fırın sütlacı
ve onbeşinci yaşımın ilk
yağmuraltı gecesinde
parmaklarım nasır tutmaya başlamışken
ve sanki bütün gözler
hep aynı şeyi anlatır
gibiyken
uzaktaki bir yıldızdan
şiir yazmasını öğrendim
kenar kentin dumanlı sokaklarından
ve çingene kokularından sakladılar
beni
metropole ve ütülü gömleklere
sığmaz,
serseri bir yalnızlığım var...