SÜRGÜNLER
Döşer sayısız ateşleri dört bir yana
batan güneşle aydınlanan deniz;
zincirden boşanmış öfkeleri içinde
tükenir gürültücü dalgalar ve dinlenirler...
Kayar sularda hafif gemimiz,
yol alır yumuşak rüzgârlarla,
ve kayıp giderken gemi, siz silinirsiniz
ey, sisli anavatan kıyıları.
Bilmem bir gün dalgalarla çalacak mı
o dönüş saati, o tek umudumuz?
Sonsuz yollarında dalgaların - toprak ve su
kalacaklar herdaim bizim düşümüz.
Ama siz - Vardar, Tuna, Marica,
ve siz - Istranca, Pirin ve sen, Balkan:
Aydınlatacak anılarımızı son saate dek
hiç durmaksızın, sizin ışığınız.
Sarsmak istedik zulmü temelinden,
bir aşağılık hain sattı bizi;
oğula düşen göreve boyun eğiyorduk -
ve işte şimdi her şey yitti gitti...
Ey vatan, sevgili alınyazısı, gene de
biz savaşı sürdürebiliyorduk
coşku içinde, dur durak bilmeden
kutsal tapınağın önünde senin. -
Ne yazık, almış başını gider vapurumuz,
uçar bizimle birlikte uzaklara...
Gece, sönen geniş dünyanın üzerine
serer, enginliği içinde gölgesini.
ve biz görürüz ufukta şimdiden
dağların düşünceli karaltılarını,
mavi gökyüzü altındaki dağların,
o güzelim Athos'un taçlandıran.
Gözlerimiz yaşlı, döner bakarız
arkamıza son kez,
o sınırlara, canımız kadar sevdiğimiz:
Herdaim görmekte onları bulanık bakışlarımız-
Ve zincirlere bağlı kollarımızı uzatırız
gözden ırak cennetimize doğru...
İçer zehirli acılarımızı yudum yudum yüreklerimiz. -
Elveda vatan, elveda kaygılarımızın kaynağı
PEYO YAVOROV
Çevirenler : A. KADİR - Eray CANBERK