SÜPÜRGE – Çalı Tipi -

 

 

yürüdü bahçe

 

 

bir geri 35

 

gerginim

 

a

 

 

dönelim yedi  kars

 

o her şeyin satıldığı dükkânlarda...

 

 

ileri ondört

 

piçler değiştirir tarihi

demirdendi...

bu tarlaları ben ektim yağmur, ben toplayacağım

 

 

yaklaş onaltı

 

‘ruhum tehlikedeydi’

otlar çıtırdıyordu ayaklarımın altında

traktörleri bekliyordu ellerim

ben hangi ülkedeydim

ellerim hangi ülkede

elektrik vermişlerdi, televizyonlar kurmuşlardı evlere

orda gördüm

bize benzemiyordu yüzleri

bize benzemiyordu evleri

reklâmlar çıkıyordu gün boyu

kadınlar, bakımlı-güzel, hızlıydı otomobiller

silahlar patlıyor, içkiler içiliyordu durmadan

ben bunları çocuklara anlatamam...

o gün bıraktım sevdiğim kadını

çıtırtı dindi

 

 

 

 

 

 

 

 

bir ileri

ankara

 

neden mavisi yok şehrin, diyordu adam

 

bekle

 

bir suç işleyelim

şehre gitmeyelim

 

oooo

 

ufak ufak soyunurdun

akşamın kılıç çekmiş serinliğinde

karşıda bıçağı kendinden portakal bir kadın

gözlerimi çalardı

parmak izleri inkâr ederdi suçunu

 

 

ilerleyelim

istanbul

 

ben yalnızlığımı kedi gibi severim uzaktan

 

ya sonra

 

deniz bağışla, yoktum, şimdi geldim.

 

devam

 

tabelaları korumak lâzım

 

kedimi yiyorlar!

kedimi...yiyorlar

 

devam

 

elbiselerimi çıkaracağım sözgelimi lâl rengi

bunda ne tuhaflık var

sözgelimi

minarelere ve çivilere dair rahatsızlıklarım var

pencerelere ve böceklere... çalıştım ya bugün

arabalara ve garsonlara dair bir şeyler düşünebilirim

sözgelimi hâlâ inanabilirim

evlerin ve bahisçilerin bulunmadığına...

garson diyorum, garson oluyor biri

bekle, değişebilmenin de bir sınırı var

 

 

 

 

 

 

 

otuzaltı

 

güneş ısıtsın-hayır vazifelendirmiyorum, böyle bir alışkanlık edinmedim-

kadının ışığa yaklaştığı

sarışın ve kuzeyliydi bunu unutmam

müzik ille de müzik

saplandım kaldım, demirdendi

bunda amerikanın parmağı var

uzandım, arzuladım

kadının ayakları...

düştü!

 

bir gol fener galip

bir gol aslanlar bozgundadır

bir gol soğuyarak çekildi dudaklarımızdan...

avlu taş

düştü ve boşaldı  hayat

boştayım, sokaktayım

çocuğun elleri, sarsıntı...

merdivenler yıkıldı

ille de gürültü

beni bu kadına soğuttular

beni bu kadına...

müzik...taş

kadın

diyorum, kadın oluyor biri

dediğim kadar değil

benim bunlardan haberim var

 

 

yürü kim tutar seni

 

şiir !?

az önce buradaydı.

 

  

Selçuk YAMEN