KOCAMAN BİR ÇOCUĞU ÖPÜYORSUN

Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen 
Herkesin perde perde çekildiği bir akşam 
Siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun 
Ağzında eriklerin aceleci tadı 
Elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası 
Bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun. 
Yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor 
Aralık kapılarda bekleyişin çarpıntısı 
Bir kadının eksildikçe ömrüme eklenen 
Uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun. 
Uzak dağ köylerine vuran ay ışığı 
Kerpiçlerden saraylar kuruyor yoksulluğa 
Ne suların ibrişimi ne gökyüzü ne rüzgâr 
Sen bende gittikçe kararan bir halkı öpüyorsun. 

Sakarya Caddesi'nde sarhoşlar 
Rakıyla buğulanmış kaldırımlarına gecenin 
Yüksek sesle bir şeyler çiziyorlar. 
Yalnızlık her koşulda bir sığınak bulur, diyorum 
Uzanıp dudağımdaki titremeyi öpüyorsun. 
Örseler acıyla düştüğü yeri 
Susarak büyüyen adamların sevgisi. 
Ağzında pas tadıyla bir inceliği söylemek 
Bir gülünç içtenliktir, gecikmiş ve ezik 
Sen bende yanlış bir ömrün tortusunu öpüyorsun. 
İnsanın zamana karşı biricik şansıdır aşk 
Onca kapı onca duvar içinde bulur aynasını. 
Sen bende neleri öpüyorsun biliyor musun 
Herkesin simsiyah kesildiği bir akşam 
Yıldızlarla yedirenk gökyüzünü öpüyorsun. 

Sen bende, gözlerinin anne ışığıyla 
Bir solgunluktan doğan kocaman bir çocuğu öpüyorsun.





ŞÜKRÜ ERBAŞ