KANIT
yalnız çığlığım var elimde yokoluşu kanıtlamak için dengede tutmak için aşkın ve kurtuluşun cesaretini unutulmaz ki senin şakaların terazisinde hep acının kefesinde dara olduğun aşkı tadışın rakıyı yudumlayışın susmayı küsüşün sesi ünleyişin anımsanır her eflatun düşüne yalancı ama yeni bir aşkı yakıştırdığın behçetim don değiştirmiş hezarfenim çıkarmış yüreğinin kanatlarını madımak'ta uçmaklığa kavuşur söyledikçe sır tutmaz aynalar ele veriyor kimliğini koşuyor kış tozuyor bahar bitiyor güz kavuruyor yaz yakıyor kırılıyor boynu kuğuların pervanelerin hasretlerin metinlerin asafların gösterdikçe gizi yitiyor görüntülerde kirletilen insanlığın behçetim don değiştirmiş hezarfenim çıkarmış yüreğinin kanatlarını madımak'ta uçmaklığa biliyorum gülüşün deprem biliyorum haykırışın boran susturur. ama ya acıyı biliyorum soluğu cana can verir, olsun!dur nasıl da yakışıklıdır gözleri: giritli, göçmen dudakları çarpışırken dilinin erdemine dişleri şahmeran kalesinin temel taşları düşleri, ne de olsa askeri bir tıbbiyeli, eyy! behçetim don değiştirmiş hezarfenim çıkarmış yüreğinin kanatlarını madımak'ta sen ki görkemli voltanı atarken tutulur kapıları insanlığın ve umarsızlığın belki bir unutkanlıktır kalır: kardeşlik pasaportunun ritsos'la paylaşılması biliyorsun yaşam yaşatmaktır kanın dolaştığı her yerde ve insanlığı kimin gücü yeter 'yangında ilk kurtarılacaktır' demeye behçetim don değiştirmiş hezarfenim çıkarmış yüreğinin kanatlarını (çıkarınız yüreğinizi bu ülkenin sahibi kim: bilmiyorum ben acılarelininkini: biliyorum) behçetim ağabeyim kendi çığlığımdır ancak ses veren çığlığıma
Tuğrul Asi BALKAR