KALINLAŞIYORUZ
kalınlaşıyoruz...
birbirimizi öteleyerek, iteleyerek,
olduğumuz hallerimizden gerileyerek,
yiyip, içip gezerek, kemer gevşetip tıkınarak,
ahlak esnetip içimize alarak
veya içine düşerek;
vakti bol buluyoruz, yaşamayı duman,
ona buna dağıtıyoruz kendimizi,
bazen de o, bu dağıtıyor bizi,
bir hep birbirimize, bir hep biz bizimizi,
elden düşme buluyoruz;
anlarında tam kaybolmak sanki farz,
ayrılık,
kanıyoruz ki cellatıyız hayatın,
sayın hayatım,
seni çok kırıyorum,
yorlar,
yapmayın, etmeyin,
sayın,
hayatım: bir,
oysa bunu bana, bırakılmıyorsunuz;
senin hayatınız da "bir" demek istiyorum,
aklım karışıyor,
bir ona, bir buna, bir berikine, bir öncekine,
bir rezerve sonrakine, bir bana;
bu nasıl bir hayat;
ben taş yığamam...
çok bozuğum böyle olmasına,
bölünmüşlüğe, eklenmişliğe,
kime varım, nerde yoğunun,
siz kimlerin, kimlerisiniz,
niye bir değilsiniz,
niye hep herkeste karşıma çıkıyorsunuz,
sıkılmadınız mı kendinizden,
demeye ilim varmıyor,
kasavetin içindeyiz, yok damlıyor paçalarımızdan,
bölündükçe eksiliyoruz, bizi hiçinize çekiyorsunuz,
insanın kendine yeniden başlaması diye bir şey olabilir mi;
aklı olan insan buna inanır mı, duygusu olan insan bunu kendine yedirebilir mi,
kendi'ler bu kadar mı zaaflı, bu kadar mı hastalıklı,
rastladığımız yerde öldürelim,
bütün diğer hayatlarımızı;
geçen gün, sende bir kendim gördüm,
neredeyse seni kullanıyordu.
kalın yaşıyoruz...
kendimizi törpüleyebilmek için,
daha ince sesler arıyoruz,
violin dinliyoruz, tizlerden irkiliyoruz,
etrafı ince, zarif, naif eşyalarla süslüyoruz,
kalınlığımızı örtmek için,
zarif, naif, ince konuşmaya çalışıyoruz,
kabaları, kalınları yuhluyoruz,
bize bizi hatırlatıyorlar;
ne kendimiz olabiliyoruz,
ne özümüzü biliyor,
ilgi görenlere yakın olmaya çalışırken,
üzerimize giydiğimiz haller kabarıyor,
bir bir şeyler olmaya çalışırken,
kalınlaşıyoruz;
ne olursak olalım, kendimizi sevemeyecek kadar.
olsun, ben kalın olmak istiyorum.
"gitme", "dur", "umut kal",
"herşey bitsin, herkes gitsin, hepsi ölsün sen kal"
demeni istiyorum.
ben yalın olmak istiyorum,
katıksız, kaldığım gibi, tortulamadan, cüppelemeden,
kalınlaşmadan,
çok pak, hep âyan,
istiyorum, olmak,
deniyorum, uymuyor hayata,
ona, size, kendimize,
olduğumu göstermeye çalışmakla,
olduğumu olmaya olurken,
çok yoruluyorum;
çok yorgunsun,
çok anlamlı,
çok düşünceli,
yaşamıyorsun,
yaşatılmıyor,
kaldım,
kara,
kötü,
kaza,
kaşındık,
gözüm,
seğiriyor,
uyku,
ya,
kalın,
görün,
bekle,
bedava bir banka, sevdiğinle tüneyip, cilveleşmek, sonra etrafı izlemek, bir çay bahçesinden kaçak müzik dinlemek, yağmur yağmak, yağlı yağlı börek yemek, öyle tarifi mümkünsüz, ömür boyu orda ben kalırım, sen kalırsan sana kalık demesinler sonra, şarkı tutalım, çay bahçesinden, dizime yat, kalk dua edeceğim, bir küçük çocuk düşerse önümüze seyreyle eğlenceyi, göğsüm baş özler, başın baş solisti gövdem sahne, arada bir, istediğinde öpersin mesela sevdiğini, kanın kaynar, onun gözlerinin içi parlar, hınzır, başın, başım,
çok
istiyorum,
baş başa,
bildiğin gibi değil,
çok
başım
ağrıyor,
ç
07.06.01 - 05.:57
"maskeli insanları gözüm hiç bir yerden ısırmasın, açma oyununa vaktim yok"
Umut TAYDAŞ