ÇOCUKLUK
belinde ebemkuşağı
yağmur kokardı dedem
kucağında
kaf dağına gidişlerim kalmış
gözbebeklerinde horozşekerlerim
annemin gönül ipine serdim avunutlarımı
boyadım sıcaklığına bütün uçurtmalarımı
plastik kamyondu babam
mutluluklar taşırdım topraktan
son nabzını kendi ellerimle saydım
ablamdı yoksul geceler
sarılırdım masalsı hastalıklarda
terden ıslanırdı başım
kollarıma düştüğünde
karabasan yaşım
saçıma yıldızlar döküldü
ateşböceklerinden küpeler
yaz gecelerimdi söğütler
karanfil kokusuna boyandı
ateşli gecelerde uçurumdan düşmeler
köpekleşmekti açlık,
geberinceye kadar ulumak
geceler donardı
sokaklar yatak
teneke bağlardım kuyruğuna
çocukluğum kaçardı
kovaladıkça yaramazlıklarım
ceplerimde beştaş
turuncuyu mandalina bahçelerinde söktüm
çocukluk aşkımı yeşil çılgını bahçelerde öptüm
ağaçlara saklanırdık kaçmak istedikçe
portakal çiçeğinden yama
illallah yaramazlık, azılı haylazlık giysilerim
kızlarla doktorculuk
bakmaktı çocuksu çıplaklıklara
sağaltsa da eteklerini indirip
masumluklar kumaşından çocukluk
sarılırdı ipeksi kuşanmışlıklara
80 günde devrialemdi dünya,
yalan söyledikçe burnu uzardı kahramanlarımın
İnce Memedleriydik çoçuklukların
Zagor Tenay baltaları belimizden sarkardı
yırtık donlarımızı Kızılmaske iple bağlardı
Çelik Blek, Suzi, Tommiks
okurken çekildi kulaklarından haylazlığımız
ögretmenim çişim geldi tuttukça sonsuzlugumu,
ögretmenim ruhum küçüldü büyüdükçe bedenim
ögretmenim bu okulun
yok muydu bir beden büyüğü
ögretmenim körebelerim köreldi
unuttum yalnızlığımı
mahalle çocukları kovaladı sekseklerimi
taş attı kafama müdür yarıldı küçüklügüm
okul yasakladı dilimi içtim sessizliğimi
naziler kaçırdı öksürüklerimi
çocukluğum şimdi zatürre
çocukluğum şimdi tıknefes
bir astım nöbeti yaşamak
hastane kokar elim sendelerim
ruhlarına fatiha okundu birdirbirlerimin
teneke bağladılar kuyruğuna çocukluğumun
ben kovaladıkça kaçar çılgın
ben kovalanmalardan azgın
Yusuf ALTUNEL